Çöller ve Filistin topraklari
1333(1917) senesi büyük boğuşma (cihan harbi) son bulmamış ve 334(1918) senesi henüz başlamıştı.
Çöllerde ve Filistin topraklarında tatlı ve ılık bir rüzgâr esiyordu. O sırada bütün Dünyada hüküm süren karakıştan bu iklimde eser yoktu.
Bilâkis buradaki insanlar bütün yaz sıcaktan çektikleri azabın kefareti gibi munis ve serin bir hava içinde dinleniyorlardı.
Cephelerde de aynı ılık rüzgâr esiyor ve aynı tatlı sükûnet vardı.
Askerler yorgunluklarını dinlendiriyor, noksanlarını tamamlıyor ve yaralarını tedavi ediyorlardı.
Cephenin bu manidar sessizliği havanın bu lâtif hali aylarca müşkül muharebeler geçirerek ölümü kanıksamış ruhlara ümitler ve yeni neşeler dağıtıyor. Bu anda her şey unutulmuş, her yara sarılmış ve her hastalık tedavi edilmişe benziyordu.
Bütün bu nikbinlikler, hoş bir koku ile esen sonbahar havasının eseriydi.
Sanki füsûnlu bir el Arz-ı Mev'udun kana bulanmış toprakları üzerinde dolaşmış kederleri dindirmiş, kırık gönülleri avutmuştu.
Güneş yaz aylarında olduğu gibi vahşi ve hırçın değil, munis ve müşfikti.
Bu vaziyette İnsan, yarın kopacak kıyameti, dökülecek kanları düşünmüyordu bile.
Hayat bazan rüyaya ne kadar benzer!..
* * *
Ateş ve güneş diyarının zümrüt gibi yeşil bir sırtına dayanan HUDEYRA adındaki yahudi köyü çok lâtif meyiller ve güzel manzaralarla önünde uzanan araziyi ayakları altına sermişti.
Her biri, bir kaç saat ilerde kuru toprak üstünde yatan askerlerin çektiği müşkülâtla alay eder gibi duran zarif ve bahçelikli evler Lehistan'dan Türk Milletinin müşfik ve asil sinesine sığınmış olan Polonya yahudilerinin meskenlerini teşkil ediyor.
Sekizinci Cevat Paşa ordusunun sağ cenah gerisine isabet eden bu koy bu mevsiminde hazin bir şîriyet erzediyor.
Muntazam açılmış sokakları süsleyen küçük villaların önündeki bahçeler bu iklimin hayatbahş sıcaklığile renklerine koyulaştırmış ve güzelleştirmiş. Hafif bir rüzgâr bu tatlı çiçek kokularını etrafa yayıyor. Köyün biraz ilerisinde çadır kurmuş olan binbaşı Hakkı Bey kumandasındaki Sekizinci Ordu tâlim alayı da tabiatın lûtfundan bu kadarcık olsun istifade ediyordu.
Çöllerde ve Filistin topraklarında tatlı ve ılık bir rüzgâr esiyordu. O sırada bütün Dünyada hüküm süren karakıştan bu iklimde eser yoktu.
Bilâkis buradaki insanlar bütün yaz sıcaktan çektikleri azabın kefareti gibi munis ve serin bir hava içinde dinleniyorlardı.
Cephelerde de aynı ılık rüzgâr esiyor ve aynı tatlı sükûnet vardı.
Askerler yorgunluklarını dinlendiriyor, noksanlarını tamamlıyor ve yaralarını tedavi ediyorlardı.
Cephenin bu manidar sessizliği havanın bu lâtif hali aylarca müşkül muharebeler geçirerek ölümü kanıksamış ruhlara ümitler ve yeni neşeler dağıtıyor. Bu anda her şey unutulmuş, her yara sarılmış ve her hastalık tedavi edilmişe benziyordu.
Bütün bu nikbinlikler, hoş bir koku ile esen sonbahar havasının eseriydi.
Sanki füsûnlu bir el Arz-ı Mev'udun kana bulanmış toprakları üzerinde dolaşmış kederleri dindirmiş, kırık gönülleri avutmuştu.
Güneş yaz aylarında olduğu gibi vahşi ve hırçın değil, munis ve müşfikti.
Bu vaziyette İnsan, yarın kopacak kıyameti, dökülecek kanları düşünmüyordu bile.
Hayat bazan rüyaya ne kadar benzer!..
* * *
Ateş ve güneş diyarının zümrüt gibi yeşil bir sırtına dayanan HUDEYRA adındaki yahudi köyü çok lâtif meyiller ve güzel manzaralarla önünde uzanan araziyi ayakları altına sermişti.
Her biri, bir kaç saat ilerde kuru toprak üstünde yatan askerlerin çektiği müşkülâtla alay eder gibi duran zarif ve bahçelikli evler Lehistan'dan Türk Milletinin müşfik ve asil sinesine sığınmış olan Polonya yahudilerinin meskenlerini teşkil ediyor.
Sekizinci Cevat Paşa ordusunun sağ cenah gerisine isabet eden bu koy bu mevsiminde hazin bir şîriyet erzediyor.
Muntazam açılmış sokakları süsleyen küçük villaların önündeki bahçeler bu iklimin hayatbahş sıcaklığile renklerine koyulaştırmış ve güzelleştirmiş. Hafif bir rüzgâr bu tatlı çiçek kokularını etrafa yayıyor. Köyün biraz ilerisinde çadır kurmuş olan binbaşı Hakkı Bey kumandasındaki Sekizinci Ordu tâlim alayı da tabiatın lûtfundan bu kadarcık olsun istifade ediyordu.
Suzi libermanın Hatıra Defteri
- ÖNSÖZ (M. Fazli Akkaya)
- SÖZ BASI (Cevat Rifat Atilhan)
- Alay yaveri Adnan Bey
- Çöller ve Filistin topraklari
- Suzy ve Adnan
- Agac Altinda Bulusma
- Köyün Kahvehanesi
- Rüya âleminin tatli hülyalari
- Gaflet ve Misafirperverlik(!)
- Casuslar Is Basinda
- Pusu ve Gercekler
- Casuslarin Son Dakikari
- Polonya'da Liseli Yahudi Kizi
- Hareketlilik Izleri
- Göç Planlari
- Israil'e Dogru Yolculuk
- Israil'in fedakâr kizlari!
- Casusluk Teskilatina Giris
- Dünya Savasi Kivilcimlari
- Türk Askeri Filistinde
- Muhterem Okuyucu..
- David'in Saltanati!
- Savas Kizisiyor
- Türk'ün Basarilari ve Hainler
- Dipnotlarlar