İslamı bozma gayretleri
Dinlerarası diyaloğun, reformist faaliyetlerin dinimize verdiği zararı bilenlerin sayısı maalesef çok az. İşte bu az sayıdaki insanlardan biri de M.Şevket Eygi�dir. Sayın Eygi bir yazısında bu tehlikeyi şöyle dile getiriyor:
�İKİNCİ Meşrutiyet hareketi bir Mason-Dönme hareketiydi. O günden bugüne İslâm dinini tahrif etmek (bozmak) için birtakım gizli mihraklar sinsi bir şekilde hiç aralık vermeksizin çalışmaktadır.
Onlar gerçek İslâm'ı kaldırıp, yerine reforme edilmiş, yenilenmiş, ilahî bir din olmaktan çıkartılıp beşerî bir hümanizma veya ideoloji haline getirilmiş muharref bir İslâm koymak istiyorlar.
1950'li, 60'lı yıllara kadar imparatorluk devrinden kalma eski icazetli sünnî ulema, dersiâmlar, müftüler, hakikî hocalar vardı. Onlar dinde yenilik, reform, tağyir (değiştirme), tahrif (bozma), yeni bir din türetme hareketine karşı çıkıyorlardı. Halkı da uyarıyorlardı. Maalesef onlar gittikten sonra dengeler bozuldu ve reformcular, yenilikçiler, tahrifçiler hayli tahribat yaptı.
Reformcular, yenilikçiler, tahripçiler en büyük zararı Kur'ân tercümeleri, mealleri, tefsirleri sahasında vermişlerdir.
Eskiden dinsizler şöyle söyleyip yazıyordu:
"Yobaz hocalar aradan çıksın, her Müslüman dinini kutsal kitabın Türkçe tercümesini, mealini, yorumunu bizzat okuyarak öğrensin..."
Böyle bir öğrenme metodu elbette yanlış bir metottur. İslâm dinini öğrenmenin en güzel ve doğru yolu:
1. Hacimce küçük, orta, büyük ilmihal kitaplarını,
2. Ehl-i sünnet ve cemaat ulemasının tertip etmiş oldukları akaid (inanç bilgileri), fıkıh, ahlâk kitaplarını muteber, güvenilir hocalardan okuyup ders almaktır.
İslâm hakkında bilgisi olmayan bir kimseye on ciltlik bir tefsirle, yanında yine on ciltlik bir hadîs külliyatı verseniz, o bu iki kitabı kendi kafasına göre okuyarak abdest almasını, iki rekat namaz kılmasını öğrenemez. İslâm dininin temel bilgilerini öğrenmenin en güzel ve pratik yolu bir ilmihal alarak onları kolayca, kısa zamanda, açık ve seçik olarak öğrenivermektir.
1950'li yıllarda önemli bir mevkide bulunan kodaman bir Farmason ve dinsizin bir içki sofrasında şöyle demiş olduğu rivayet olunmaktadır:
"Biz şimdiye kadar cepheden savaşarak dini yıkamadık, bu sefer işi mihraptan halledeceğiz..."
Maalesef günümüzde İlahiyat fakültelerine birtakım reformcular, yenilikçiler yuvalanmıştır.
Hoca geçinen bazıları mezhepsizlik, fıkıh ve sünnet düşmanlığı, telfik-i mezahip (Fıkıh mezheplerinin dini hükümlerini karışık şekilde uygulayarak dini oyuncak etmek), Ehl-i Sünnet aleyhtarlığı yapmaktadır.
Sanki İslâm tarihinde doğru dürüst imam, müçtehid, büyük hoca kalmamış gibi azılı Farmason, yalancı, Müslümanları kandıran, İranlı olduğu halde kendisini Afganistanlı olarak tanıtan, şiî olduğu halde takiye yaparak sünnî görünen, arrivist ve maceraperest Cemalüddin Afganî'yi kurtarıcı olarak gösteren bir fırka bile türemiştir.
Ankara İlahiyat Fakültesinde Pakistanlı Fazlurrahman cereyanının hayli taraftarı bulunduğunu öğrendiğim zaman çok üzüldüm. Bu adam İslâm'daki, Kur'ândaki, Şeriat ve fıkıhtaki hükümlerin bir kısmının bu devirde geçerli olmadığını iddia ediyormuş. Böyle bir inanç sapıklık değil midir? Allah'ın inzal etmiş olduğu hükümlerin bir kısmını kabul etmek, bir kısmını reddetmek dalalet değil midir? İslâm bir bütün değil midir?
Tabiî ki, bütün ilahiyatçıları suçlamıyorum. Ehl-i Sünnet dairesi içinde olanlarını tenzih ederim, kendilerine hürmet beslerim.
Maalesef Diyanet İşleri Başkanlığı da hayli yara almıştır. 1970'li yıllarda, Farmason ve yalancı Afganî'nin tilmizi Abduh'un talebesi Reşid Rıza'nın Telfik-i Mezahib konulu bozuk ve kafa karıştırıcı kitabı maalesef Başkanlık yayınları arasında basılmıştır.
İslâm dini ilahî ve kutsal son dindir. Ana kaynaklarında bir kayıp yoktur, herhangi bir tahrifat olmamıştır. İslâm Şeriatının hükümleri Kıyamet'e kadar baki olacaktır. İslâm dininin gelmesi ile diğer dinlerin ve Şeriatların hükümleri ortadan kaldırılmıştır.
Son zamanlarda garip, acayip, şüpheli, şaibeli bir "Dinlerarası Diyalog" cereyanı çıktı. Zünnarlı papazlar, kippalı hahamlar, İslâm hocaları, Bahaîler, Dr. Moon dini temsilcileri bir araya geliyor ve "Diyalog" yapıyorlar. Nedir bu diyalog? Mahiyetini, içyüzünü bilen yok. Diyalog diyorlar ama fazla açıklamıyorlar. Müslümanlar daha önceki dinlerin peygamberlerini kabul ediyor ama ötekiler Hazret-i Muhammed'in hak peygamber olduğunu, Kur'ân'ın hak kitap olduğunu, İslâm'ın hak din olduğunu kabul etmiyorlar. Bu "Dinlerarası Diyalog"un bir tuzak olduğu besbellidir. Her bulaşık işte olduğu gibi bu işte de birtakım kimselerin birtakım rantlar yediklerinden, sebeplendiklerinden şüpheleniyorum.
Aklı başında ve vicdanlı Müslümanlar din konusunda yanlış işler yapmamak, bindikleri dalı kesmemek istiyorlarsa geleneksel Ehl-i Sünnet Müslümanlığına sımsıkı bağlı kalmalıdır. Reform, yenilik, mezhepsizlik, fıkıh ve sünnet düşmanlığı, Kur'ân'ı kendi heva, heves ve re'yi ile tercüme ve tefsir etmek bunlar İslâm'a ve Ümmet'e zarar veren işlerdir.
Dinde reform ve yenilik cereyanını Müslümanlar değil Dönmeler çıkartmıştır.
Nitekim menfi Türkçülüğü, milliyetçiliği de onlar çıkartmıştır. Tekin Alp, nâm-ı diğer Moiz Kohen efendiyi unutmayalım. İslâm'a karşı, dine saldıran bir Türkçülük ve milliyetçilik olmaz. Hakikî Türkçü ve milliyetçi, kendisi dindar olmasa bile dine saygılıdır.
Açıkça beyan ediyorum:
Dinde reform, dinde yenilik, Fazlurrahmancılık, telfik-i mezahip, mezhepsizlik, Sünnet düşmanlığı Mevla'ya götürmez, belaya götürür.
Amerika'nın, İsrail'in, Siyonizmin, Haçlıların, Dönmelerin gayesi İslâm'ı bozmaktır. Bunu yapamayacaklardır. Çünkü dinimiz ilahî koruma altındadır.
Müslümanlar! Din konusunda tartışmayınız, din konusunda hiziplere ve fırkalara ayrılmayınız. Din ticareti yapanlara yardım etmeyiniz. Ehl-i Sünnet çizgisinden bir milimetre bile ayrılmayınız.
Dinde reform ve yenilik yapılmasını istemek İslâm'ın ilahî, mükemmel bir din olduğundan şüphe etmek demektir.
Reform ve yenilik tuzağına düşmeyiniz.
Ehliyetsiz, icazetsiz, liyakatsiz kişilerin para kazanmak veya ortalığı karıştırmak için yazdıkları tercüme, meal, tefsirleri okumayınız.
Sizi akaid, taharet, ibadetler, kısaca muamelat, ahlâk bölümlerini ihtiva eden muteber bir ilmihal kitabı kurtarmaya yeter. Muteber din kitaplarındaki bilgileri öğreniniz ve hayata uygulayınız.
�İKİNCİ Meşrutiyet hareketi bir Mason-Dönme hareketiydi. O günden bugüne İslâm dinini tahrif etmek (bozmak) için birtakım gizli mihraklar sinsi bir şekilde hiç aralık vermeksizin çalışmaktadır.
Onlar gerçek İslâm'ı kaldırıp, yerine reforme edilmiş, yenilenmiş, ilahî bir din olmaktan çıkartılıp beşerî bir hümanizma veya ideoloji haline getirilmiş muharref bir İslâm koymak istiyorlar.
1950'li, 60'lı yıllara kadar imparatorluk devrinden kalma eski icazetli sünnî ulema, dersiâmlar, müftüler, hakikî hocalar vardı. Onlar dinde yenilik, reform, tağyir (değiştirme), tahrif (bozma), yeni bir din türetme hareketine karşı çıkıyorlardı. Halkı da uyarıyorlardı. Maalesef onlar gittikten sonra dengeler bozuldu ve reformcular, yenilikçiler, tahrifçiler hayli tahribat yaptı.
Reformcular, yenilikçiler, tahripçiler en büyük zararı Kur'ân tercümeleri, mealleri, tefsirleri sahasında vermişlerdir.
Eskiden dinsizler şöyle söyleyip yazıyordu:
"Yobaz hocalar aradan çıksın, her Müslüman dinini kutsal kitabın Türkçe tercümesini, mealini, yorumunu bizzat okuyarak öğrensin..."
Böyle bir öğrenme metodu elbette yanlış bir metottur. İslâm dinini öğrenmenin en güzel ve doğru yolu:
1. Hacimce küçük, orta, büyük ilmihal kitaplarını,
2. Ehl-i sünnet ve cemaat ulemasının tertip etmiş oldukları akaid (inanç bilgileri), fıkıh, ahlâk kitaplarını muteber, güvenilir hocalardan okuyup ders almaktır.
İslâm hakkında bilgisi olmayan bir kimseye on ciltlik bir tefsirle, yanında yine on ciltlik bir hadîs külliyatı verseniz, o bu iki kitabı kendi kafasına göre okuyarak abdest almasını, iki rekat namaz kılmasını öğrenemez. İslâm dininin temel bilgilerini öğrenmenin en güzel ve pratik yolu bir ilmihal alarak onları kolayca, kısa zamanda, açık ve seçik olarak öğrenivermektir.
1950'li yıllarda önemli bir mevkide bulunan kodaman bir Farmason ve dinsizin bir içki sofrasında şöyle demiş olduğu rivayet olunmaktadır:
"Biz şimdiye kadar cepheden savaşarak dini yıkamadık, bu sefer işi mihraptan halledeceğiz..."
Maalesef günümüzde İlahiyat fakültelerine birtakım reformcular, yenilikçiler yuvalanmıştır.
Hoca geçinen bazıları mezhepsizlik, fıkıh ve sünnet düşmanlığı, telfik-i mezahip (Fıkıh mezheplerinin dini hükümlerini karışık şekilde uygulayarak dini oyuncak etmek), Ehl-i Sünnet aleyhtarlığı yapmaktadır.
Sanki İslâm tarihinde doğru dürüst imam, müçtehid, büyük hoca kalmamış gibi azılı Farmason, yalancı, Müslümanları kandıran, İranlı olduğu halde kendisini Afganistanlı olarak tanıtan, şiî olduğu halde takiye yaparak sünnî görünen, arrivist ve maceraperest Cemalüddin Afganî'yi kurtarıcı olarak gösteren bir fırka bile türemiştir.
Ankara İlahiyat Fakültesinde Pakistanlı Fazlurrahman cereyanının hayli taraftarı bulunduğunu öğrendiğim zaman çok üzüldüm. Bu adam İslâm'daki, Kur'ândaki, Şeriat ve fıkıhtaki hükümlerin bir kısmının bu devirde geçerli olmadığını iddia ediyormuş. Böyle bir inanç sapıklık değil midir? Allah'ın inzal etmiş olduğu hükümlerin bir kısmını kabul etmek, bir kısmını reddetmek dalalet değil midir? İslâm bir bütün değil midir?
Tabiî ki, bütün ilahiyatçıları suçlamıyorum. Ehl-i Sünnet dairesi içinde olanlarını tenzih ederim, kendilerine hürmet beslerim.
Maalesef Diyanet İşleri Başkanlığı da hayli yara almıştır. 1970'li yıllarda, Farmason ve yalancı Afganî'nin tilmizi Abduh'un talebesi Reşid Rıza'nın Telfik-i Mezahib konulu bozuk ve kafa karıştırıcı kitabı maalesef Başkanlık yayınları arasında basılmıştır.
İslâm dini ilahî ve kutsal son dindir. Ana kaynaklarında bir kayıp yoktur, herhangi bir tahrifat olmamıştır. İslâm Şeriatının hükümleri Kıyamet'e kadar baki olacaktır. İslâm dininin gelmesi ile diğer dinlerin ve Şeriatların hükümleri ortadan kaldırılmıştır.
Son zamanlarda garip, acayip, şüpheli, şaibeli bir "Dinlerarası Diyalog" cereyanı çıktı. Zünnarlı papazlar, kippalı hahamlar, İslâm hocaları, Bahaîler, Dr. Moon dini temsilcileri bir araya geliyor ve "Diyalog" yapıyorlar. Nedir bu diyalog? Mahiyetini, içyüzünü bilen yok. Diyalog diyorlar ama fazla açıklamıyorlar. Müslümanlar daha önceki dinlerin peygamberlerini kabul ediyor ama ötekiler Hazret-i Muhammed'in hak peygamber olduğunu, Kur'ân'ın hak kitap olduğunu, İslâm'ın hak din olduğunu kabul etmiyorlar. Bu "Dinlerarası Diyalog"un bir tuzak olduğu besbellidir. Her bulaşık işte olduğu gibi bu işte de birtakım kimselerin birtakım rantlar yediklerinden, sebeplendiklerinden şüpheleniyorum.
Aklı başında ve vicdanlı Müslümanlar din konusunda yanlış işler yapmamak, bindikleri dalı kesmemek istiyorlarsa geleneksel Ehl-i Sünnet Müslümanlığına sımsıkı bağlı kalmalıdır. Reform, yenilik, mezhepsizlik, fıkıh ve sünnet düşmanlığı, Kur'ân'ı kendi heva, heves ve re'yi ile tercüme ve tefsir etmek bunlar İslâm'a ve Ümmet'e zarar veren işlerdir.
Dinde reform ve yenilik cereyanını Müslümanlar değil Dönmeler çıkartmıştır.
Nitekim menfi Türkçülüğü, milliyetçiliği de onlar çıkartmıştır. Tekin Alp, nâm-ı diğer Moiz Kohen efendiyi unutmayalım. İslâm'a karşı, dine saldıran bir Türkçülük ve milliyetçilik olmaz. Hakikî Türkçü ve milliyetçi, kendisi dindar olmasa bile dine saygılıdır.
Açıkça beyan ediyorum:
Dinde reform, dinde yenilik, Fazlurrahmancılık, telfik-i mezahip, mezhepsizlik, Sünnet düşmanlığı Mevla'ya götürmez, belaya götürür.
Amerika'nın, İsrail'in, Siyonizmin, Haçlıların, Dönmelerin gayesi İslâm'ı bozmaktır. Bunu yapamayacaklardır. Çünkü dinimiz ilahî koruma altındadır.
Müslümanlar! Din konusunda tartışmayınız, din konusunda hiziplere ve fırkalara ayrılmayınız. Din ticareti yapanlara yardım etmeyiniz. Ehl-i Sünnet çizgisinden bir milimetre bile ayrılmayınız.
Dinde reform ve yenilik yapılmasını istemek İslâm'ın ilahî, mükemmel bir din olduğundan şüphe etmek demektir.
Reform ve yenilik tuzağına düşmeyiniz.
Ehliyetsiz, icazetsiz, liyakatsiz kişilerin para kazanmak veya ortalığı karıştırmak için yazdıkları tercüme, meal, tefsirleri okumayınız.
Sizi akaid, taharet, ibadetler, kısaca muamelat, ahlâk bölümlerini ihtiva eden muteber bir ilmihal kitabı kurtarmaya yeter. Muteber din kitaplarındaki bilgileri öğreniniz ve hayata uygulayınız.
DİNLERARASI DİYALOG ZEMİNİNİN OLUŞTURULMASI
- Batı, tasavvufa da el attı
- Bir adım ötesi caminin içi (Konserli mevlid kutlaması)
- Ceditçilik (Dinde reform) çalışmaları
- Dinde reform
- Dinin yeniden yorumlanması
- Ezanda Birlik reformu
- Felsefe ve tefekkür
- Feminist enteller şeytana iş bırakmadı
- Feminist entellerin marifetleri
- Feminist entellerin yanlışı
- İmam-ı Gazali�yi suçlayanlar art niyetli
- İmam-ı Gazaliye neden düşmanlar?
- İslamı bozma gayretleri
- Kelam ve Fıkıh düşmanlığı
- Kilise müziği yerine Tasavvuf müziği
- Müslümanlar niçin geri kaldı?
- Ne günlere kaldık
- Reform ve bid'at felâketi
- Reform ve İslâmiyet
- Reformist
- Yeni bir din kurma gayretleri
- Yeni İslâmcılık projesi