Dinde reform
Dinlerarası diyalog ve Dinlerin birleştirilmesi fikri hemen oluşmadı. İki asırlık aşamalı faaliyetler sonucunda ancak gelinebildi. Önce alimler ve temel fıkıh kitapları devre dışı bırakıldı. Arkasından dinde reform faaliyetleri yapıldı. Bunun için İslam aleminde ısrarla şu görüş öne sürüldü: �İslamiyet çağın şartlarına artık uymamaktadır. Zamanımıza göre, dînimizde de yenilikler, değişiklikler yapılmalıdır..�
Reformcular, �reform� kelimesine karşı halkta bir tepki oluştuğunu bildikleri için bu kelimeyi ağızlarına almıyorlar. Yeri geldiğinde, �Biz reforma karşıyız, İslamiyetin reforma ihtiyacı yoktur. Biz dini aslına döndürmek istiyoruz� diyorlar. Fakat yaptıkları, savundukları dinde reformun ta kendisidir. Reform kelimesinin yerine, modernlik, modernize, Müslümanlara yeni elbise, çağa göre.. gibi kelimeler kullanıyorlar. Maksatları, refom demeden reformu yerleştirmek.
Bu, açıkca ifade edilmese de dolaylı olarak İslamiyette Reform yapılmasını istemektir. Reform bozulmuş dini yenileme, eski haline getirme demektir. İslamiyet, Hıristiyanlık gibi bozulmadı ki reform yapılarak eski haline getirilsin!..
Müslümanlarda, birkaç yüz seneden beri bir duraklama, hatta gerileme olduğu meydandadır. Bu gerilemeyi bakarak, islâmiyetin bozulduğunu söylemek, çok haksız ve pek yanlıştır. Geri kalmanın sebebi, Müslümanların dine sarılmamaları, dinin emirlerini yerine getirmekte gevşek davranmalarıdır. İslâm dinine, başka dinlerde olduğu gibi, hurâfeler karışmamıştır. Cahillerin yanlış inanışları ve konuşmaları olabilir. Fakat bunlar, islâmın temel kitaplarında bildirilenleri değiştirmez.
Bu temel kitaplar, Resûlullahın sözlerini ve Eshâb-ı kirâmdan gelen haberleri bildirmektedirler. Hepsi, büyük âlimler tarafından yazılmışlardır. Bütün islâm âlimlerince sözbirliği ile beğenilmiştir. Asırlar boyunca, hiçbirinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Cahillerin sözlerinin ve kitaplarının ve dergilerinin hatalı olması, islâm dininin temel kitaplarına kusur ve leke kondurmaya sebep olamaz.
Dinin emir ve yasaklarını, her asrın modasına, gidişine göre değiştirmeye kalkışmak, mesela, namazı üç vakte indirmek, ibadetin Türkçe yapılmasını istemek, Haccın her mevsimde yapılmasını savunmak, Kurban kesmeyip parasını vermek, kadınların başını örtmeleri dini bir emir değil Anadolu kadınının adetidir demek gibi şeyler her zaman için yeni bir din yapmak demek olur. Böyle değişiklikleri, Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere dayanarak, bunlara uydurarak yapmaya kalkışmak, Kur'an-ı kerimi ve hadis-i şerifleri bilmemenin, islâmiyeti anlamamanın bir alâmetidir.
İslâmın emirlerinin, yasaklarının zamana göre değişeceğini sanmak, islâm dininin hakikatine inanmamak olur. İslâm dini ilim üzerine kurulmuştur. Her bakımdan, selim olan akıllara uygundur. Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmemiş olan şeylerde, akla ve ilme uygun yeni emirler çıkarmak, yani kıyâs ve ictihâd yapmak islâmiyetin ana kaynaklarından biri ise de, bunu mezhep sahibi müctehid alimler zaten yapmışlar, eksik bir şey bırakmamışlardır.
Dinimiz dört ana direk üzerine bina edilmiştir. Edille-i şeriyye denilen bu dört direk; Kur'an-ı kerim, hadis-i şerifler, icma ve kıyastır. Burada esas kaynak, Kur�an-ı kerim ve hadis-i şerifler ise de, bunların doğru anlaşılabilmeleri diğer ikisi sayesinde olmaktadır.
İslâmın bu ana bilgilerini, temel kitaplarını değiştirmeye, zamana uydurmaya kalkışmak, islâmiyeti değiştirmek, bozmak olur. Müslüman demek, bu ana bilgilere inanan, saygı gösteren, bunları bozmaya kalkışmamaya söz veren kimse demektir.
Reform yapmak istiyenler, önlerinde en büyük engel olarak mezhepleri, âlimleri gördükleri için, bunları kötüleyerek devre dışı bırakmak istiyorlar, kendilerini onların yerine geçirmek istiyorlar. İmam-ı azam olmak istiyorlar. İslâmiyetin temel bilgilerini toplamış, dünyaya yaymış olan islâm âlimlerini ve topladıkları islâm ilimlerini ayaklar altına alıyorlar.
Dinde reform istiyenler, temel kitaplara dokunmayıp, yalnız cahil halk arasına yerleşmiş olan hurâfeleri yok etmeyi düşünüyorlarsa, buna birşey denemez. İslâmiyete hizmet etmiş olurlar. Fakat, böyle iyi düşündüklerine inanabilmemiz için, önce kendileri İslamiyeti eksiksiz olarak yaşayarak hakîkî ve samîmî müslüman olduklarını isbât etmeleri gerekir.
İslâm çağa uymuyor diye reform yapmak istiyenler, bilerek veya bilmiyerek İslamın yıkılmasına yardım etmektediler. Reform yapmak istiyenlerin ortak özelliği, dinimizin temel fıkıh kitaplarını kabul etmemek, doğrudan Kur�an-ı kerimden hüküm çıkarılmasını savunmaktır.
Halbuki, İslamiyetin bozulmadan bugüne gelmesini sağlayan temel fıkh kitaplarımızdır. Bundan sonra da bozulmadan devamı bu fıkıh kitaplarına ve alimlere tabi olmaya bağlıdır!..
Reformcular, �reform� kelimesine karşı halkta bir tepki oluştuğunu bildikleri için bu kelimeyi ağızlarına almıyorlar. Yeri geldiğinde, �Biz reforma karşıyız, İslamiyetin reforma ihtiyacı yoktur. Biz dini aslına döndürmek istiyoruz� diyorlar. Fakat yaptıkları, savundukları dinde reformun ta kendisidir. Reform kelimesinin yerine, modernlik, modernize, Müslümanlara yeni elbise, çağa göre.. gibi kelimeler kullanıyorlar. Maksatları, refom demeden reformu yerleştirmek.
Bu, açıkca ifade edilmese de dolaylı olarak İslamiyette Reform yapılmasını istemektir. Reform bozulmuş dini yenileme, eski haline getirme demektir. İslamiyet, Hıristiyanlık gibi bozulmadı ki reform yapılarak eski haline getirilsin!..
Müslümanlarda, birkaç yüz seneden beri bir duraklama, hatta gerileme olduğu meydandadır. Bu gerilemeyi bakarak, islâmiyetin bozulduğunu söylemek, çok haksız ve pek yanlıştır. Geri kalmanın sebebi, Müslümanların dine sarılmamaları, dinin emirlerini yerine getirmekte gevşek davranmalarıdır. İslâm dinine, başka dinlerde olduğu gibi, hurâfeler karışmamıştır. Cahillerin yanlış inanışları ve konuşmaları olabilir. Fakat bunlar, islâmın temel kitaplarında bildirilenleri değiştirmez.
Bu temel kitaplar, Resûlullahın sözlerini ve Eshâb-ı kirâmdan gelen haberleri bildirmektedirler. Hepsi, büyük âlimler tarafından yazılmışlardır. Bütün islâm âlimlerince sözbirliği ile beğenilmiştir. Asırlar boyunca, hiçbirinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Cahillerin sözlerinin ve kitaplarının ve dergilerinin hatalı olması, islâm dininin temel kitaplarına kusur ve leke kondurmaya sebep olamaz.
Dinin emir ve yasaklarını, her asrın modasına, gidişine göre değiştirmeye kalkışmak, mesela, namazı üç vakte indirmek, ibadetin Türkçe yapılmasını istemek, Haccın her mevsimde yapılmasını savunmak, Kurban kesmeyip parasını vermek, kadınların başını örtmeleri dini bir emir değil Anadolu kadınının adetidir demek gibi şeyler her zaman için yeni bir din yapmak demek olur. Böyle değişiklikleri, Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere dayanarak, bunlara uydurarak yapmaya kalkışmak, Kur'an-ı kerimi ve hadis-i şerifleri bilmemenin, islâmiyeti anlamamanın bir alâmetidir.
İslâmın emirlerinin, yasaklarının zamana göre değişeceğini sanmak, islâm dininin hakikatine inanmamak olur. İslâm dini ilim üzerine kurulmuştur. Her bakımdan, selim olan akıllara uygundur. Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmemiş olan şeylerde, akla ve ilme uygun yeni emirler çıkarmak, yani kıyâs ve ictihâd yapmak islâmiyetin ana kaynaklarından biri ise de, bunu mezhep sahibi müctehid alimler zaten yapmışlar, eksik bir şey bırakmamışlardır.
Dinimiz dört ana direk üzerine bina edilmiştir. Edille-i şeriyye denilen bu dört direk; Kur'an-ı kerim, hadis-i şerifler, icma ve kıyastır. Burada esas kaynak, Kur�an-ı kerim ve hadis-i şerifler ise de, bunların doğru anlaşılabilmeleri diğer ikisi sayesinde olmaktadır.
İslâmın bu ana bilgilerini, temel kitaplarını değiştirmeye, zamana uydurmaya kalkışmak, islâmiyeti değiştirmek, bozmak olur. Müslüman demek, bu ana bilgilere inanan, saygı gösteren, bunları bozmaya kalkışmamaya söz veren kimse demektir.
Reform yapmak istiyenler, önlerinde en büyük engel olarak mezhepleri, âlimleri gördükleri için, bunları kötüleyerek devre dışı bırakmak istiyorlar, kendilerini onların yerine geçirmek istiyorlar. İmam-ı azam olmak istiyorlar. İslâmiyetin temel bilgilerini toplamış, dünyaya yaymış olan islâm âlimlerini ve topladıkları islâm ilimlerini ayaklar altına alıyorlar.
Dinde reform istiyenler, temel kitaplara dokunmayıp, yalnız cahil halk arasına yerleşmiş olan hurâfeleri yok etmeyi düşünüyorlarsa, buna birşey denemez. İslâmiyete hizmet etmiş olurlar. Fakat, böyle iyi düşündüklerine inanabilmemiz için, önce kendileri İslamiyeti eksiksiz olarak yaşayarak hakîkî ve samîmî müslüman olduklarını isbât etmeleri gerekir.
İslâm çağa uymuyor diye reform yapmak istiyenler, bilerek veya bilmiyerek İslamın yıkılmasına yardım etmektediler. Reform yapmak istiyenlerin ortak özelliği, dinimizin temel fıkıh kitaplarını kabul etmemek, doğrudan Kur�an-ı kerimden hüküm çıkarılmasını savunmaktır.
Halbuki, İslamiyetin bozulmadan bugüne gelmesini sağlayan temel fıkh kitaplarımızdır. Bundan sonra da bozulmadan devamı bu fıkıh kitaplarına ve alimlere tabi olmaya bağlıdır!..
DİNLERARASI DİYALOG ZEMİNİNİN OLUŞTURULMASI
- Batı, tasavvufa da el attı
- Bir adım ötesi caminin içi (Konserli mevlid kutlaması)
- Ceditçilik (Dinde reform) çalışmaları
- Dinde reform
- Dinin yeniden yorumlanması
- Ezanda Birlik reformu
- Felsefe ve tefekkür
- Feminist enteller şeytana iş bırakmadı
- Feminist entellerin marifetleri
- Feminist entellerin yanlışı
- İmam-ı Gazali�yi suçlayanlar art niyetli
- İmam-ı Gazaliye neden düşmanlar?
- İslamı bozma gayretleri
- Kelam ve Fıkıh düşmanlığı
- Kilise müziği yerine Tasavvuf müziği
- Müslümanlar niçin geri kaldı?
- Ne günlere kaldık
- Reform ve bid'at felâketi
- Reform ve İslâmiyet
- Reformist
- Yeni bir din kurma gayretleri
- Yeni İslâmcılık projesi