Reform ve bid'at felâketi

Teknolojide, müspet ilimde değişme, gelişme esastır; dinde ise değişmemezlik esastır. Bu kurala uyulmazsa, mesela, esası değişmezlik olan din değiştirilmeye, teknolojiye, zamana uydurulmaya çalışılırsa dün bahsettiğim merkezi ezan, merkezi namaz gibi garabet ortaya çıkar. Din, din olmaktan çıkar, oyuncak haline gelir.

Bunun için dinimiz, dinde değişiklik, dini tabirle �bid'at� üzerinde çok durmuştur. Peygamberimiz, �Her bid'at sapıklıktır ve her sapık da Cehennemdedir.� buyurmuştur.

Dinde bu kadar önemli bir yeri olan bid�at nedir, bunun üzerinde duralım. Bid�at, Resûlullah efendimizin ve Eshâbının zamanında olmayıp da daha sonra ortaya çıkan ve ibâdet olarak yapılan şeyler demektir.

Allahü teâlâ, kullarını, kendisini tanımaları ve ibâdet etmeleri için yarattı. İbadetin nasıl yapılacağını da Peygamberimiz vasıtasıyla kullarına bildirdi. Kullarına bırakmadı. Bir insan, kendi görüşü, anlayışı ile ibadet yaparsa, O'na kulluk yapmamış olur. Resûlullahın bildirdiklerinde eksik veya fazlalık bulmuş olur. Hâlbuki dinde eksiklik olmaz. Böyle yapılırsa daha iyi olur demek, Resûlullahın bildirdiğini beğenmemek olur. Hadis-i şerifte �İbadetleri bizim gibi yapmayan bizden değildir � buyuruldu.

Bugün dini hassasiyet kalmadığı için bazı bid'atler güzel görünse de, Ahırette hepsinin zararlı olduğu anlaşılacaktır. Çünkü Peygamberimiz, �Her bid'at sapıklıktır� buyurmuştur. Kur'an-ı kerimde, �Bazı şeyleri faydalı sanıp seversiniz. Hâlbuki o şeyler sizin için zararlıdır� buyuruldu. (Bekara 216)

Bid�atin ne kadar tehlikeli bir girişim olduğunu şu hadis-i şerif de göstermektedir: �Bid'at ehlinin namazı, orucu, haccı, cihadı, farz ve nafilesi kabul olmaz, yağdan kılın kolayca çıktığı gibi dinden çıkması kolay olur.�

Bu, teknolojik gelişmelere tamamen kapalı olmak manasına gelmez. Dinde, ibâdette olmayıp, âdette olan yenilikler, yanî yapılırken sevap beklenilmiyen değişiklikler bid'at olmaz. Meselâ, yemekte, içmekte, binme ve taşıma vâsıtalarında, binalarda yapılan yenilikleri, değişiklikleri dînimiz reddetmez. Bunları yapmak ve faydalı yerlerde kullanmak lazım olur.

Meselâ radyo, hoparlör, elektronik makinalar yapmak ve bunları ibâdetlerin dışında vaazda, konferansta kullanmak câizdir. Fakat, ibâdetlerde kullanmak, meselâ, radyo, TV'deki imâma uyup namaz kılmak, ibâdetin şeklini değiştirmek olur, bid'at olur. Böyle kılınan namaz kabûl olmadığı gibi, ibâdet değiştirildiği için ayrıca büyük günâha girilmiş olur.

Enes bin Mâlik hazretleri, birgün ağlıyordu. Sebebi sorulduğunda,� Resûlullahtan öğrendiğim ibâdetlerden, değiştirilmemiş bir namaz kalmıştı. Şimdi, bunun da elden gittiğini görüyor, bunun için ağlıyorum� buyurdu.

Bid�atin bir tehlikesi de tevbe etme durumu olmamasıdır. Çünkü, bir Müslüman, bid'at ortaya çıkarırsa veya başkasının çıkarmış olduğu bir bid'ati yaparsa, bu bid'ati iyi bildiği ve karşılığında sevap beklediği için, bundan tevbe etmek alına gelmez. Bir hadîs-i şerîfte, �Bid'at sahibi, bid'atini terk etmedikçe, Allahü teâlâ ona tevbe etmesini nasîb etmez.� buyuruldu.

Tevbe etmedikçe de yaptıklarından sevap alamaz. Hadîs-i şerîfte de, �Allahü teâlâ, dinde bid'at olan birşeyi yapan, bu bid'ati, Allah rızâsı için terk etmedikçe, onun hiçbir amelini kabûl etmez.� buyuruldu.

Bunun için bid�atten, bid�at sahibi olanlardan uzak durmak lazımdır. Bid'at sâhibi olanlara, hürmet eden, dirilerini ve ölülerini medheden, bunları büyük bilen, dîn-i islâmı yıkmaya, dünyadan kaldırmağa yardım etmiş olur.

Bilerek veya bilmeyerek, bir Müslümanın dinin yıkılmasına yardım etmesi ne büyük felaket!..