kureyş
Mekke'nin Zabti
Resul-i Ekrem'le Kureysliler aras ında akdedilen Hudeybiye musalehasından sonra Huzâa kabilesi Peygamberle andlasmış olduğu gibi Bekir oğulları da Kureyşlilerle andlaşmışlardı. Kureyşlilerle Müslümanlar arasında münasebetler düzelmiş ve her iki taraf birbirinden emin olarak kayıplarını telâfi yoluna girmişlerdir.
Dahili Karisikliklara Son
Müslümanlarla Kureyşliler arasında cereyan eden ilk Bedir gazasında zafer kat'î surette müminlere teveccüh edip küffar hezimeti kahkaharîyeye uğrayınca Kureyşliler bundan son derece müteessir ve manen perişan olmuşlardır. Bundan maada Medinedeki Yahudiler fesat, iki yüzlülük ve hainliklerden ötürü sürgün edilip bazılariyle sözleşmeler akdedildiğinden müslümanların kuvvetleri artmış, mevcudiyetleri rasanet kesbetmiştir. Kureyşlilerin ise dahilî karışıklıkları durmuyor ve Bedir gazasının acısı içlerinden çıkmıyor, bunun öcünü almak için her türlü hazırlıklara başlamış bulunuyorlardı.
Intisar Sahasinin Genislemesi
Kureyşlilerin kötülükleri arttığı için Peygamber ve müslümanlar çok sıkıldılar. Takif kabilesi, Peygamberi Taif'de kötü muamelelerle reddettikten ve hac i çin gelip de kendilerine müslümanlık namına müracaat edilen Kende, Keleb, Benî Amr, Benî Hanife kabileleri de îslâmiyeti reddettiklerinden kabilelerin yardımlarından ümit kalmamış olup Kureyşlile-den de kimsenin müslüman olması beklenemez olmuştur.
Islam Davetinin Siddetlenmesi
Kureyşlilerin İslâm'ın neşrine muhalefeti normal bir şeydi. Çünkü Peygamber davet vazifesini yüklenip kendisiyle beraber bu mukaddes vazifeyi üzerine alan kitleyi alnı açık olarak ve meydan okuyarak gizlilikten aleniyete çıkarmıştır. Üstelik bu iş bizzat Mekke'de ve Kureyşlilerin gözü önünde kendileriyle bir yüzleşme mânasını da taşıyordu. Çünkü halk, Allah'ın birliğine ve yalnız ona ibadet etmeğe, putları terkedip, içinde yaşadıkları bozuk nizamdan sıyrılmağa davet ediliyordu. Bu sebeple Kureyşlilerle toptan mücadele edilmiştir.