Fikih kitaplari ve Mealler

Ondört asirdir, dinimizi meallerden ögrenme kültürümüz yok iken, son yillarda niçin bu yola yönelindi, bunda maksat neydi? Sebilürresad Mecmuasi�nin 18 Safer 1924 tarihli ve 618 numarali sayisindaki, �Yeni Kur�an Tercümesi� baslikli yazida, bu sorunun cevabi özetle söyle veriliyor:

Kur�an-i kerim�i tercüme etmek, basip yaymak bir müddetten beri moda oldu. Ne gariptir ki, ilk defa bu ise tesebbüs eden, Zeki Megamiz isminde, Arap asilli bir Hiristiyandir. Fakat isminin duyulmasi üzerine, tercümeyi nesirden vazgeçti.

Daha sonra Cihan Kütüphanesi(yayinevi) sahibi Ermeni Mihran Efendi acele olarak, diger bir tercümenin basimina basladi ve az zamanda sona erdirerek, �Türkçe Kur�an� ismiyle yayinladi.

Asirlardir, bütün ömürlerini dini yaymakla geçiren, bu ugurda hiçbir fedakârliktan kaçinmayan Islâm âlimlerinin, Kur�an-i kerimin tercümesini, meallerini hazirlamayip da, gayri müslimlerin böyle bir çalisma yapmasi, düsündürücü olsa gerekdir... Tercüme ve meal, gerçekten dine faydali olsaydi, Islâm büyükleri bu faaliyeti gayri müslimlere birakirlar miydi?

Hiristiyan yayimcilar tarafindan baslatilan Kur�an tercümesi kampanyalari, siddetli tenkitlere mâruz kalmistir. Kur�an-i kerimin tercüme ve meallerinin yayilmasi karsisinda, Diyanet Isleri Baskanligi da hareketsiz kalmamis, Müslüman halki uyandirmak maksadiyla o tarihte bir beyanname yayimlamistir.

Bu beyanname özetle söyleydi:

1- Kur�an tercümesi furyasi, Ikinci Mesrutiyet�in ilanindan sonra baslamis zararli bir faaliyettir.

2 - Ikinci Mesrutiyet�ten önce, Osmanli devleti, dini yayinlari kontrol altinda tutuyor ve ulu orta, yalan-yanlis tercüme ve tefsirlerin nesrine asla müsaade etmiyordu.

3- Mesrutiyet�ten sonra, basin hürriyetinden istifade eden birtakim art niyetli kimseler, gayri müslimler, sinsi gayelerine uygun Kur�an tercümeleri nesrine baslamislardir.

4- Türkçe Kur�an demek, küfür sözüdür. Kur�an-i kerim Ilâhidir. Kur�an�in tercümesi olmaz.

5- Kur�an tercümeleri vasitasiyla, Islâm dünyasinda bir reform hareketi baslatmak istemisler ve muvaffak da olmuslardir.

6- Islâmiyeti halka ve gençlere Kur�an tercüme ve mealleri ile ögretmeye çalismak, son derece yanlis ve zararli bir metoddur. Islâmiyet, Kur�an tercümesinden degil, islam âlimlerinin, halk için yazdiklari ilmihâl (akaid, fikih, ahlâk) kitaplarindan ögrenilir.

Bilhassa ilk zamanlar çesitli maksatlarla kimler Kur�an tercümesi yapmamistir ki? Tercüme paralari ile meyhanede her aksam arkadaslarina içki ismarlayan Ömer Riza Dogrul... Arapça bilmeyen Ismail Hakki Baltacioglu... Yillar geçtikten sonra nasil bir inanca sahip oldugunu, kendisi ilan eden Abdülbaki Gölpinarli ve daha niceleri...

Anadolu�muzun yetistirdigi büyük âlimlerden Imam-i Birgivî hazretleri, bu konu ile ilgili olarak su hadis-i serifleri bildirmektedir:�Bir kimse, Allahin kitabini kendi fikri, görüsü ile tefsir etse ve bu tefsirinde isabet etmis bulunsa, açiklamasi dogru olsa bile hata etmis olur.� �Kim ki, Kur�an hakkinda, ilmi olmadigi hâlde, kendi kafasina göre açiklarsa, cehennemdeki yerine hazirlansin.�

Son devrin büyük din âlimlerinden Seyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Mes�eletü Tercümeti�l-Kur�an adli eserinde, Kur�an tercümesi modasinin arkasindaki gizli ve sinsi emelleri ve dinimizi içten yikma plânlarini açiklamaktadir. Bu kitap Bedir Yayinevi tarafindan basilmistir.

Netice olarak sunu söyleyebiliriz: Asirlardir din, meallerden, Kur�an tercümelerinden degil, fikih kitaplarindan, ilmihâl kitaplarindan ögrenilmistir. Dinimizi dogru olarak ögrenebilmek için, bu saglam yolu devam ettirmemiz, çikmaz yollara sapmamamiz sarttir. Çikmaz yollara sapan, kurda kusa yem olmaya mahkûmdur!