Henry Prost

Mimar mı kasap mı? Henry Prost

İçine düştüğümüz krizlerde memlekete turizm geliriyle nefes aldırmak mümkündü ama... Ama İstanbul, İstanbul gibi kalsa...

İstanbul`un nazım planlarını çizen Fransız Mimar Henry Prost`un Saraçhane Unkapanı arasındaki Türk eserlerini nasıl tırpanladığını, Bizans eserlerini ortaya çıkarabilmek için kubbe minare bırakmadığını (1941-42) anlatmıştık. Gelelim diğer semtlerdeki vukuatlarına...

İthal mimar Vatan Millet ve Fevzipaşa Caddelerine öyle bir hat çizer ki adeta tarih biçer. Sadece 56-57 yılları arasında 54 camiyi yıktırır. Dozerlerin insafına terk edilen hamamların, tekkelerin, sebillerin, çeşmelerin hesabı yapılmaz. Eğer Prost`un kinine hedef olan eserlerden tek tek bahsetmeye kalksak kitap olur, özet geçmekte yarar var.

İthal Neron Henry Prost

İstanbul`u planlayan Fransız`ın beş marifeti: `Tarihi eserleri yıkmak, antik merkezi yapılaşmaya açmak, gecekonduya teşvik, raylı sisteme ket vurmak ve şehir içine sanayi kurmak...



Yıl 1950... Dünya kentleri arasında bir güzellik yarışması yapılır. İstanbul da adaylar arasındadır. Ama yöneticilerimiz sıralamaya gireceklerine bile inanamazlar, zira şehir harap ve perişandır. Yolları henüz Arnavut kaldırımıdır, ortalıkta at arabaları, faytonlar, hamallar dolanır. Kadınlar galvaniz kovalarla su taşır, sokak aralarında çocuklar haykırır. Düşünebiliyor musunuz arsalarda hayvanlar otlar, mahalle aralarında bostanlar ve bostan kuyuları vardır. Vapurlar kömürlüdür, nakliye mavna ve takalarla sağlanır. Osmanlının muhteşem günlerinden kalma eserler şirin ama bakımsızdır. Mezar taşları yosun tutmuştur, kubbeler yıkık, minareler kırıktır. Söyleyin şimdi bu şehrin, cetvel caddeli modern hemcinsleri yanında ne kadar şansı vardır? Uzatmayalım yarışma neticelenir ve İstanbul en yakın rakibine (Rio de Janeiro`ya) fark atarak birinci olur, bizimkiler şaşırır kalır!

Zamanı ama...