selvi

Altın Kozalaklı Gümüş Selvi

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur sa­man içinde, hiç çocuğu olmayan bir kadın varmış.
Çocuğu çok sevdiğinden kendisini avutmak için bir tah­ta parçası üzerine kömürle kaş göz yapmış, bunu bezlere sar­mış, salıncağa koyarak sallamaya başlamış.
Artık her gün salıncağın başında oturuyor, oradan hiç ayrılmıyormuş. Kocası akşamüzeri eve geldiği zaman yiyecek yemek bulamadığı gibi evi süpürülmemiş, hiçbir işe bakıl­mamış buluyormuş.
Nihayet bir gün canı sıkılmış, karısına demiş ki: