"Bu bir Haçlı seferidir"

11 Eylül saldırıları sonrasında Amerika başkanı "Bu bir Haçlı seferidir" manasında bir açıklama yapmış, daha sonra yanlış anlaşıldığını söyleyerek kıvırmaya çalışmıştı.

Daha sonra gelen işgaller ve katliam haberleri Haçlı Seferi benzetmesinin ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Günümüzden 910 yıl evvel Avrupalılar tarafından ilk Haçlı Seferini düzenlenmiş ve binlerce Müslüman türlü işkenceler neticesinde şehid edilmiştir. Bugünkü sayfamızda, Haçlı sürülerinin Kudüs'te gerçekleştirdiği katliamı anlatmaya çalıştık. Bazı batılı tarihçiler Kudüs işgalini anlatırken "Atların göğsüne kadar yükselen kan nehri" ifadesini kullanmışlardır. Bu anlatım, Kudüs'te yaşanan dramı ve Avrupa Medeniyeti'nin(!) hangi değerler üzerine kurulduğunu çok net bir şekilde gösteriyor.

Açlık ve sefalet içindeki Avrupalı, Doğu'daki zenginliğin hayaliyle birleşti

Haçlı Seferleri'nin bir numaralı düzenleyecileri Papalar olmuştur. İlk Haçlı Seferi'ni organize eden Papa II. Urban, Bizans İmparatoru I. Alexius Commenus'un yardım talebi üzerine 1095'in mart ayında, İtalyan, Fransız ve Burgonyalı onlarca piskoposun katıldığı büyük bir divan topladı. Papa, Mart ayındaki toplatıdan yaklaşık 7 ay sonra Clermont Divanı'nda, yaptığı konuşma ile Hıristiyan Avrupa'yı biraraya getirmeyi başarırken 150 bin kişilik bir topluluğa hitabında şöyle diyordu: "Çok sevgili halkım, ben Urban, tanrının izniyle, onun hizmetkarları olan sizleri, tanrının bir emrini iletmek için buraya topladım. Eğer bu asli görevinizi unutursanız, kendinizi muhakkak cehennemde, ölümün ve acının kollarında bulacaksınız...

Dediklerimi yapmaya yemin içmiş olsanız da önünüzde çok önemli sınamalar vardır. Duymuş olduğunuz üzre Türkler ve Araplar, doğudaki topraklarımızı vahşice ele geçirmişlerdir. Hristiyanları öldürmüşler ve şehirleri tarumar etmişlerdir. Bunun öcünü sizden başka kim alabilirki!..

Kudüs ve Konstantinopolis sınırlarından gelen acı haberlere göre, lanetlenmiş bir ırk her tarafı yağmalayarak buraları alt üst etmiştir. Uçsuz bucaksız topraklara sahip Yunan Kralları, şimdi feryatlar ediyor... Tanrı sizlere mızraklar, parıldıyan kılıçlar ve kalkanlar ihsan etmedi mi? Şarlman'ın heybetini hatırlayın. Kirletilmiş topraklar sizi ateşlesin! Tanrı bunu istiyor...

Şu anda bulunduğumuz topraklar dört bir yanı dev dağlarla sınırlı ve dar bir alan. Artık bizler buralara sığamamaktayız. Bunlardan dolayı birbirinize savaş açıyorsunuz. Birçok soy, bu kısır savaşlar içinde yok olmakta... Artık kavgalarınızı sonlandırın. Kutsal kabre giden yola çıkın ve o kutsalları uğursuzların elinden sökün alın!

Kudüs, diğer tüm topraklardan bereketli ve zengin topraklar. Ve şundan emin olun ki, sonsuza dek sönmeyecek olan ihtişamınızın mükafatı, cennetin krallığı olacaktır... Tanrı bunu istiyor!"

Bu ateşli konuşmanın etkisiyle üç ay içinde Fransa'da irili ufaklı gruplar toplanmış, doğuya sefer için hazırlıklar bitirilme aşamasına gelmişti.

Papa II. Urban, 29 Temmuz 1099'da, haçlı sürüsünün Kudüs'ü ele geçirmesinden 14 gün sonra öldü. Ancak öldüğünde bu gelişmenin haberi henüz İtalya'ya ulaşmamıştı.
Birinci Haçlı Seferi (1096-1099)

Birinci Haçlı Seferi katılan orduların miktarı ve sonuçları bakımından en önemli olan Haçlı Seferidir. Bu seferde 600.000 kişilik düzenli orduyla gerçekleştirilmiştir. 600.000 kişilik Haçlı Ordusu, Godefroy de Bouillon tarafından sevk ve idare edildi. Eskişehir'de Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından karşılandı. I. Kılıç Arslan güzergah boyunca içme sularını zehirlemek, ani baskınlar vermek sureti ile Haçlı kuvvetlerini 100.000 dolaylarına indirmiştir. Ancak tüm çabalarına rağmen 1099 yılında da Kudüs, Haçlı Ordusu'nun eline geçti. Bu seferde Bizans askeri de haçlılara yardım etmiştir. Haçlılar Kudüs'ü zaptettikten sonra, Suriye ve Filistin'de bir Kudüs Krallığı kuruldu. Bir süre sonra Müslümanların Musul Atabeyi, Halep'i ve Şam'ı geri aldı ve Kudüs Kralı'nı esir ederek, krallığına son verdi. Ayrıca bu sefer başarıya ulaşan tek seferdir.
Haçlılar'ın başarısızlıkları

Birinci Haçlı seferi sonucunda Haçlılar Orta Doğu'nun çeşitli kentlerinde irili ufaklı devletler kurdular. Birinci Haçlı Seferi'nden sonra 10'a yakın Haçlı Seferi yapıldı. Ancak bunlardan hiçbiri başarılı olamadı. Orta Doğu'da güç kazanan çeşitli Müslüman Devletler zamanla Haçlı Devletleri'ni birer birer ele geçirdiler. 1187 yılında Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü Haçlılardan geri alması büyük bir dönüm noktası oldu. 13. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Haçlıların Orta Doğu'daki varlığı sona ermişti. 14. yüzyıldan itibaren Avrupalıların Müslümanlara karşı saldırılarını Osmanlı Devleti göğüslemiş ve bunda da büyük ölçüde başarılı olmuştur.
70 bin Müslümanı kılıçtan geçirdiler*
İlk Haçlı sürüsü Kudüs'te

Avrupalı Katolik Hristiyanların 1095-1270 yılları arasında Papa'nın vaatleri ve talepleri sebebiyle düzenledikleri seferlere Haçlı Seferleri denilir. Haçlı Seferleri veya savaşlarına bu adın verilmesi, doğuya yürüyen Hıristiyanların elbiselerine haç diktirmelerinden kaynaklanır. Yaklaşık 200 yıl gibi bir aralıkta düzenlenen Haçlı Seferlerinde binlerce Müslüman katledilirken, bulundukları topraklar da ya sömürgeleştirilmiş ya da hizmetkar yönetimlere terk edilmiştir.

Papa II. Urban'ın yaptığı çağrı ile, "Kutsal Toprakları Müslümanlardan kurtarmak" ve asıl olarak da Doğu'nun efsanevi zenginliğine ulaşmak üzere 600 binlik vahşi sürüsü Avrupa'nın dört bir yanından Filistin'e doğru yola çıktı.

Bu Haçlı sürüsü İngiliz, Alman, Fransız, Belçikalı, Hollandalı ve Normanlar'dan oluşuyordu. Bu kuvvetlerin her biri kendi şefinin komutasında hareket ederek İstanbul'da toplanacaktı. Ağustos 1096'dan itibaren hareket ettiler. Bir bölümü Macaristan'dan geçerek, Sofya-Edirne yolu ile 23 Aralık 1096'da İstanbul'a geldi. Bir başka birlik ise Roma-Draç yolunu kullanarak Nisan 1097'de İstanbul'a varmıştı. İstanbul'dan hareket eden vahşi sürüsü Mayıs 1097'de İznik'e ulaştı.

Müslümanlar İznik'i savunduysa da başarılı olamadı. İznik'in vahşilerin eline geçmesiyle birlikte Anadolu'daki ilerlemeleri hız kazandı. İstanbul'u işgal eden Haçlı sürüsü, buradaki dindaşlarına karşı vahşet ve katliamı sergilemekten geri durmadı.

Geçtikleri her yeri yağmalayan bu vahşiler, Kayseri-Maraş yolu ile Suriye'ye ulaşmışlardı. Buradan sonra asıl hedefleri olan Kudüs'e yöneldiler. Aç ve perişan bir halde olan bu Kudüs'ü 5 hafta boyunca muhasara ettiler. Sonunda 15 Temmuz 1099 tarihinde ele geçirilen Kudüs'te bir kısım müslümanlar Mihrab-ı Davud'a sığınıp 3 gün mücadele verdi, fakat daha sonra eman ile teslim olmak zorunda kaldılar.

Haçlı sürüsü, Kudüs'ü işgal ettikten sonra Mescid-i Aksâ'da yetmiş bin müslümanı kılıçtan geçirdi. Amaçları olan zenginliğe ise camilerdeki sayısız altın, gümüş ve değerli taşlarla bezeli eşyalarla ulaştılar. Böylece hedeflerine ulaşan haçlılar Kudüs'teki ilk Lâtin Devleti'ni kurarak, arkadan gelen aç Avrupalılar'ı zengin etmenin yollarını aradılar.

Bugün ecdadımızı soykırımla itham eden soysuzların dedeleri çok kısa bir sürede binlerce Müslümanı türlü işkencelerle kılıçtan geçirerek tarihin kara sayfalarından birini daha yazmış oldular.

Filistin'in, Hz. Ömer'den bu yana süren barış ve huzuru, korkunç bir katliamla sona ermiş oldu.

Bu arada Kudüs'ün alındığını, zengin doğu topraklarına ulaşıldığını, duyan Avrupalı çapulcular da yeni kafileler halinde Haçlı orduları meydana getirmişler ve İstanbul yolu ile Anadolu'ya ve Kudüs'e varmaya çalışmışlardır. Ancak üç grup halinde yola çıkan bu çapulcular, Anadolu'yu yakıp yıkmalarına rağmen, Kılıç Aslan ve Melik Danişment kuvvetleri tarafından yenilgiye uğratılıp yok edilmişlerdir. 15 Temmuz 1099

* Bazı kaynaklarda katledilen Müslüman sayısı 40 bindir.

Konular