Adnan Menderes kimdi, Apo kimdir?

Bu iki ismi yan yana koymaktan utanç duyuyorum ama neylersin ki, son günlerde PKK yandaşları işi o kadar ileri götürdüler ki, İmralı’da ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen, 40 bin insanın ölümüne, pek çok köyün, mezranın boşaltılmasına, 300 milyar dolar yani, 300 katrilyon paranın harcanmasına çocuk, kadın, yaşlı, genç insanımızın Türk-Kürt ayırımı yapmadan katline neden olan bir cani için, Türkiye’yi bir baştan bir başa savaş alanına çevirdiler.
Pekala Adnan Menderes kimdir?

Adnan Menderes, 10 yıl bu ülkeyi yöneten bir Başbakan ama ne Başbakan? 14 Mayıs 1950’de iktidara geldikten sonra, barajlar inşa eden, hava meydanlarını, limanları yapan, şeker ve çimento fabrikalarını kuran böylece insanlarımızın geçim standartlarını yükselten, halkın belini büken vergileri kaldıran ve bu işler için gecesini gündüze katan, devletin bir kuruşunu dahi irtikap etmeyen özverili, mütevazi bir devlet adamıdır. Böyle bir adamı ne yazık ki, nahak yere idam ettiler. İdama giderken dahi, devletine küskün olmadığını söyleyecek kadar onurlu bir kişidir. Ne yazık ki, bu haksız idam karşısında halkımız suskun kalmış, yalnız için, için ağlamakla yetinmiştir. Ama gün gelmiş o zat ve birlikte idam edilen iki bakanı için İstanbul’da dikilen anıt kabrinde huzur içinde yatmaktadırlar. Onun Yassıada’daki, günlerini, tamamen insanlardan tecrit edilmiş, tahta bir masa ve sandalye ve bir kişilik küçük bir karyola ile radyosuz, havasız 2.80x3.00 metre ebadında yani 8 metrekarelik bir odada iki yıl yaşadığını onun korumasıyla görevli Yzb. Kazım Çakır’ın günlüğünden daha iyi öğreniyoruz. (5 Aralık tarihli Posta gazetesinde yayınlanan Menderes’in 464 günü)

Bir cani için, Türkiye’yi bir baştan bir başa yakıp, yıkan, polisi taşlayan, karakollara saldıran, evlerin camını, çerçevesini kıran, otomobillere molotof kokteyli atarak yakan PKK militanlarına karşı Devletimizin gösterdiği bu hoş görüşü anlamakta güçlük çektiğimi itiraf etmek istiyorum. Apo’nun bu devlet bu millet için neler yaptığını (!) yukarıda kısaca anlattım. AB standartlarından daha üstün vaziyette inşa edilen F tipi cezaevini, yani 12 metrekarelik odasını beğenmediğini meclisteki temsilcisi DTP’ye duyurmuş, onlar da fırsat bu fırsat diyerek ortalığı yangın yerine döndüren PKK militanlarına iletmiş ve olanlar olmuştur ve olmaktadır, daha neler olacaktır, yaşayıp göreceğiz. Bu zavallılar işi o kadar ileri götürüyor ki, sanki ayrı bir devletin halkı imiş havasını veriyorlar. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir yanında 98 belediye başkanı, 10 genel meclis üyesi olduğu halde yaptığı konuşmasında, Apo’nun hanesinin o caniye layık olmadığını şu vecize ile ifade ediyor: “Madem öyle Başbakan, Baykal ve Bahçeli 11 yıl değil, 11 gün aynı koşullar altında İmralı cezaevinde kalsınlar.” Adamlar yerden göğe haklı. Çünkü, 11 yıl evvel idamına hükmedilen fakat Ecevit başkanlığında DSP, MHP ve ANAP tarafından kurulan koalisyon hükümetinin, dosyayı meclise göndermeyip başbakanlıkta alıkoymaları sonucunda Apo idam edilmekten kurtarıldı. Bugün, her vesile nara atan Bahçeli, o gün ağırlığını koysaydı, “Ya Apo idam edilir ya ben koalisyondan çekilirim” diyebilseydi, bugün başımızda boza pişiren APO derdi olmazdı. Geçen bu süre içinde APO çoktan unutulurdu. Maalesef Hükümetimiz de Apo’yu bir cani gibi değil bir Devlet adamı gibi görüyor olmalı ki, avukatlarının Mudanya’dan İmralı’ya rahatça gidip, gelmeleri için bir yat alınmasına karar vermiş. Apo için İmralı tamamen boşaltılmış, emrine doktor, aşçı, koruması için asker verilmiş, her türlü iletişimi sağlanmıştır. Bu adam daha ne istiyor ki? Gün gelecek, bu millet bu adama ve militanlarına böyle acizlik gösterenleri ihanetle suçlayacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Menderes’e zamanında sahip çıkmayan bu millet yıllar sonra O’na Devlet töreni ile ve anıt dikerek nasıl sahip çıkmışsa, Apo’yu da ileride bir bölücü olarak ve bir cani olarak hatırlayacaktır. Bu da böyle biline. Yaşayanlar görecek hatta lanetleyeceklerdir.

Sabri Deniz

Konular