Soykırımı Türk milleti derinden yaşamıştır

Anadolu’da yaşayan etnik grupların bir kısmı (Çerkez, Abaza, Gürcü, Çeçen gibi) Kafkasya’dan, büyük bir çoğunluk ise (Arnavut, Boşnak ve diğerleri) Rumeli’nden büyük bir perişanlık içinde ve katliam korkusunu içlerinde yaşayarak Anadolu’ya göç etmişlerdir. Devlet bu gelenleri, büyük ekonomik sıkıntısına rağmen Anadolu’nun muhtelif beldelerinde iskana tabi tutmuş ve oralarda yerleştirilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu, 1300 yıllarında Orhan Gazi’nin zamanından başlayarak Rumeli’nin fethinin ardından hemen Anadolu’dan bazı kabilelerin Rumeli’ye sevk ederek yerleştirmiştir. Türkler, göçe mecbur edildikleri 19’uncu asrın ikinci yarısına kadar süren en az 500 yıl Rumeli’de yaşamışlar, iş kurmuşlar ve devlete hem asker vermişler, hem de vergilerini ödemişlerdir. Ne zaman ki, Devlet zafiyete uğramış oldu, o zamana kadar birer vilayetimiz olan Bulgaristan, Karadağ, Yunanistan ve diğer katil tıynetli devletlerin silahlı komiteleri, 500 yıl kardeşane yaşadıkları Türk halkına karşı zulme başlamışlar, yakaladıklarına karşı her türlü zulmü reva görerek yerlerinden, yurtlarından kopartmak istemişlerdir.

Osmanlı Devleti 1877-1878 savaşının mağlubiyeti sebebiyle bu uzaklardaki halkına gerekli yardımı yapamamış, dolayısıyla halkın kendi, kendisini kurtarmasını çaresizlik içinde beklemiştir. Bu hengame içinde milyonlarca kadın erkek, çocuk ve yaşlılardan oluşan Türk halkının büyük bir kısmı, yaşadıkları, ev, bark, dükkan, tarla sahibi olduğu mülklerinde Bulgar, Sırp, Yunan tethiş örgütleri tarafından en acımasız bir şekilde şehit edilmişler, katliamdan kurtulabilenler, yine pek zorlu bir yürüyüşten sonra Anadolu’ya gelebilmişlerdir. Tarihi gerçeklere göre Rumeli’nin birçok vilayetinde beş milyon insan yok edilmiştir.

İşte tarihin en büyük soykırımı Rumeli’nde yapılmıştır. Bir o kadar insanımız, yurdundan göç etmiştir, ettirilmiştir. Söz buraya gelmişken, Ömer Seyfettin’in Rumeli’de yapılan vahşeti anlatan bir romanında bahsettiği bir kızımızın başına gelen vahşeti, o şehirde çetelerin kadınları diri diri fırınlarda yakıldığını anımsatmak istiyorum. Şimdi bay Obama’ya sormaz mısınız? Senin ırkın, senin ahvadın Anayurdu Afrika’dan zorla gemilere doldurulup Amerika’ya göç ettirilmedi mi? O zavallılar asırlarca köle olarak kullanılmadı mı? Yakın zamana kadar, beyazlarla aynı otobüse, aynı trene, aynı uçağa binebildiler mi? Çocuklarını aynı okula gönderebildiler mi? Ve daha önemlisi, bu gün Amerika halkını oluşturan vahşi Avrupalılar Amerika’nın yerli halkına soykırım uygulamadılar mı? Türk milleti her gittiği yere insanlığı, medeniyeti ve sevgiyi getirmiştir.

O kadar ki, birçok kalenin halkı, gönüllü olarak kalesini Türk ordusuna teslim etmiştir. Çünkü, Türklerin ne kadar adil, merhametli olduğunu gördükleri için. Şimdi sen kalkıp, Ermeni diasporasına yaranmak için Ermenice soykırım anlamına gelen “meds yeğhem” sözcüğünü ifade buyurmuşsun.

Türk devleti, ordusuyla, asil milletiyle her zaman olduğu gibi şimdi de el ele, yürek yüreğedir. O bir avuç Ermeni’ye, senin güzel hatırın için, ne bir karış toprak veririz, ne de sınırlarımızı açarız. Sayın Obama, Ermeniler 95 yıldan beri her türlü hileyi, her türlü dalavereyi, her türlü yalanı dünya kamuoyu önünde sergilemektedirler. Bunların bu yalanlarına sen de inanmışsın ki, hala onlara yaranmaya çaba gösteriyorsun.

Türk devleti Ortadoğu’nun parlayan yıldızıdır. Onsuz, ne Ortadoğu’da, ne Kafkaslar’da, ne Asya içlerinde hiçbir şey yapamayacağını çok acı bir şekilde ileride göreceksiniz. Bu gerçeği, yakın avenen çok iyi bilmektedir. Biraz da at gözlüğünü bırak ta dünyaya öyle bak derim vesselam…

Konular