Lord Davenport'ün sözleri

İstanbul�da toplanan, �Medeniyetler� toplantısına, Batılılar lütfen katıldılar. Hal ve hareketleri ile konuşmaları ile bunu hissettirdiler; İslam medeniyetine aşağılayıcı bir yaklaşımla tepeden baktılar. Din adına geçmişte yaptıkları vahşetleri yok farzettiler.

Halbuki, bugünkü medeniyetlerine ulaşmalarında, İslam medeniyetinin büyük rolü olmuştur. Bunun için minnet borçları vardır İslam medeniyetine. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Tarafsız düşünebilen Batılı ilim adamları da aynı şeyi söylüyorlar. Bütün dinleri, medeniyetleri iyi incelemiş olan, İngiliz ilim adamlarından Lord Davenport bakınız bu konuda neler söylüyor:

�Ahlâk üzerinde son derece titizliğidir ki, müslümanlığın az zamanda süratle yayılmasına sebep olmuştur. Müslümanlar, muhârebede kılınca boyun eğmiş olan başka din adamlarını, dâima af ile karşılamışlardır. Juryo�nun dediği gibi, Müslümanların Hıristiyanlara karşı davranışı ile, papalığın ve kralların Müslümanlara reva gördüğü muamele, aslâ kıyâs edilemez. Meselâ, 24 Ağustos 1572 günü, yani Sent Bartelemi yortu günü, dokuzuncu Şarl ve kraliçe Katerina�nın emri ile Pâris ve civârında farklı inançlarından dolayı altmışbin protestan öldürüldü. Böyle nice işkencelerde dökülen Hıristiyan kanları, Müslümanların harp meydanlarında döktükleri Hıristiyan kanlarından katkat fazladır.

Bunun içindir ki, birçok aldanmış insanı, İslamiyetin zâlim bir din olduğu zannından kurtarmak lâzımdır. Böyle yanlış sözlerin hiçbir vesikası yoktur. Papalığın vahşet ve yamyamlık derecesine varan işkenceleri yanında, Müslümanların, gayri müslimlere karşı davranışları, ağzı süt kokan bir sübyanınki kadar yumuşak olmuştur. İslamiyet, başka dinlerin hurâfeler ve şüpheler bataklığı ortasında, çiçek temizliği ile yükselmiş bir aklî ve fikrî asâletin sembolü olmuştur.

İslamiyet, ilâhlara insan kanı dökmek fâcia ve felaketinden beşeriyyeti kurtardı. Bunun yerine, ibâdeti ve sadakayı getirmekle, insanlara iyilik aşıladı. Sosyal adaletin temelini kurdu. Böylece, kanlı silâhlara hâcet bırakmadan, dünyaya kolayca yayıldı. İlme Müslümanlar kadar bağlı ve saygılı hiçbir millet gelmemiştir.

Bugünkü fennin ve medeniyetin kurucuları, eski ve yeni eserlerin ve edebiyatın koruyucuları, Emevîler, Abbâsîler, Gaznevîler ve Osmanlılar zamanındaki müslümanlar olmuştur.�

Bazı parçalarını aldığımız bu ingilizce kitap, misyonerler ve Yahudiler tarafından piyasadan alınarak, yok edilmek istenmiştir. Fakat güneşi balçıkla sıvayamadılar. Çünkü sadece Lord Davenport değil birçok ilim adamı da aynı şeyi söylemişlerdir.

Mesela, Alman din adamı ve tarihçisi Jean Mocheim diyor ki, �Onuncu asırdan beri, Avrupa�da yayılan fen bilgilerinin, fizik, kimya, astronomi ve matematiğin, İslam mekteplerinden alındığı ve hele Endülüs Müslümanlarının Avrupa�nın üstâdı oldukları muhakkaktır. Romalılar, Gotlar, İspanya�ya hâkim olmak için ikiyüz sene uğraşmışlardı. Hâlbuki Müslümanlar, bu yarımadayı yirmi senede ele geçirdi. Pirene dağlarını geçerek Fransa�ya kadar yayıldılar. Müslümanların ilim, irfân, ahlâk bakımından üstünlükleri, silâhlarının tesîrinden daha az değildi.�

İslam devletleri, asırlarca, en ehil, en muktedir ellerle idare edilmiştir. Müslümanların üç kıta üzerine yayılması, tarihin en şerefli zaferleri olmuştur. Ehil kimseler devlet idarelerinden uzaklaştırılınca, İslam alemi bugünkü hale gelmiştir. Bugünkü gerilemenin suçu İslamiyette değil, İslamiyeti temsil ettiklerini söyleyen idarecilerdedir.

Batı medeniyeti biraz güçlenince, minnet borcu oldukları İslam medeniyetini, devlet baskısı ile, zulüm, işkence ederek, ibâdet etmeyi, İslam ahlakını, dîni içten bozdular. Diğer taraftan da, insanlık, iyilik duygularını okşayıcı sözlerle, herkesi, zevk, safâya daldırdılar. Müslüman halkları, mâneviyattan, din bilgilerinden mahrum bıraktılar. Düzme hikâyeler, yalan örnekler göstererek, milyonlarca insanı aldatarak, fen ve din câhili olarak yetiştirdiler.

İlim olmayınca da İslam alemi perişan hale düştü.