Hıristiyan

İnsan hem Müslüman hem Hırıstiyan olabilir mi?

Önce size merhum Nasreddin hocadan bir fıkra anlatayım: Hoca�nın devrinde bir ara asayiş sebebiyle, bıçak, kama vb. şeyleri taşımak yasaklanmış. Mutat aramalarda müderris olan Hoca�nın üzerinde kocaman bir kılıç bulunur.

Subaşı, Hoca�ya sorar,� Hoca bu nedir?� �Bu tashih bıçağıdır.Yazılardaki yanlışlıkları bununla kazıyorum.� � Hocam, bu nasıl tashih bıçağıdır, bizim bildiğimiz o küçücük bir şeydir. Seninki yarım metre boyunda? � �Dediğiniz doğru, eskiden kafi geliyordu, fakat şimdi bildiğiniz gibi değil, öyle hatalar, yanlışlıklar yapılıyor ki, kazımakda bu bile az geliyor.�

Yeni bir

Hiç dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum. Hıristiyan âlemi son seneler birden bire değişti. Dinlerarası diyalog, barış, sevgi, tolerans devri başladı. Haçlı Seferleri�nde Müslümanlara akıl almaz işkenceler yapıp katledenler; bununla da kalmayıp kendi dininden olan milyonlarca insanı bile mezhep farkından dolayı yok edenler, birden kuzu gibi oldular. İnsan haklarından, insan sevgisinden, kardeşlikten bahsetmeye başladılar.

Kafa karıştıran diyaloglar

Gayri müslimlerle, diyalog, hoşgörü toplantıları devam ediyor; Urfa, İstanbul, Mersin... Bundan sonra da, değişik zeminlerde, mekanlarda devam edeceğe benziyor... Devam etsin, diyalogtan hoşgörüden kimsenin şikayeti yok. Asırlardır bu zaten var. Burada duyulan endişe; acaba, dinimize bir zarar gelecek mi, gelmiyecek mi düşüncesi.

Vatikan, Doğu'ya yöneldi

Vatikan zor durumda. Çünkü, son yüz yıldır Hıristiyan inançlarının ilme, fenne uymadığını gören Hıristiyanlar hızlı bir şekilde dinden uzaklaşıp ateist olmaktadırlar. Ateist olanların oranı her gün biraz daha artmakta; %70�in üzerine çoktan çıkmış bulunmaktadır.

Hıristiyanlık, mensuplarını manevi yönden tatmin edemeyince, halk maddeye yöneldi. Bu yöneliş insanları maddeye tapma noktasına getirdi. Herşey madde olarak görülmeye başlanınca da her türlü sapıklıklar ve gizli ateistlik hareketleri başladı.

Diyalog ve Hubbu fillâh-buğdu fillâh

Vatikan�ın en çok korktuğu, Hıristiyanlaştırmada en büyük engel gördüğü, İslamiyetin, �hubbu fillah-buğdu fillah� emridir. Yani, Allah dostlarını Allah için sevmek, Allahın düşmanlarını, (dinimize göre, Müslüman olmayan herkes Allah düşmanıdır) Yahudileri, Hıristiyanları sevmemektir. Hubbu fillah, buğdu fillâh, imanın esasıdır. İmanın altı şartının geçerli olup olmaması bu esasa bağlıdır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
�İmanın en sağlam temeli ve en kuvvetli alameti, hubb-i fillah, buğd-ı fillahtır.� (Ebu Davüd)

�İmanın temeli Mümini sevmek ve kâfiri sevmemektir.� (İmamı Ahmed)

İstedikleri yeni Müslüman modeli

Hıristiyan Batı âlemi, İslamiyeti yok etmek için yaptığı asırlar süren mücadeleden bir netice alamayınca; kendileri ile uyumlu, istedikleri tarafa yönlendirebilecekleri, sınırlarını kendilerinin çizdiği yeni bir �İslam� yeni bir �Müslüman� modeli geliştirmeye karar verdi.

Diyaloğun hedefi

Diyaloğun birinci şartı

Müslüman halkı Hıristiyanlaştırmak için faaliyet gösteren misyonerler, Ortadoğu�da büyük bir dirençle karşılaştılar. Bunu kırmak için, bu bölgede yaşayan Müslümanların, dini şuurunun yok edilmesi gerekiyordu. Dinlerarası diyalog ile, Hıristiyanlığın da hak bir din olduğu, korkulacak bir şey olmadığı konusu işlenerek, Müslümanların Hıristiyanlara karşı olan husumetini kırmayı gaye edindiler.